Dengesiz Beslenme, yanlış besin seçimi,
besinlerin gereken miktarda alınmaması, her besin öğesinin alınmaması ya da
yanlış pişirme yöntemlerinin kullanılması sonucu oluşan beslenmedir
Doğum öncesi ve Bebeklik Dönemi Beslenme
Çocukların beslenmesi anne
karnında başlar. Annenin gebe kalmadan önceki beslenme durumu da bebeğin
sağlığı için büyük önem taşır. Gebelikten önce yeterli ve dengeli beslenmiş,
sağlıklı annelerin gebelikleri daha sorunsuz geçer.
Hamilelikte ilk aylarda kusma ve bulantı
görülmesinin sebebi annenin dengeli beslenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu tip sorunlar çeken hamileliklerin başlangıcında yumurtalıkların yerinde
oluşan sarı cisim hem kendi hormonlarıyla hem de vücuttaki diğer bezleri
gerekli hormonları üretmeye teşvik ederek annenin vücudunu zararlı fazlalıklardan
temizlemeye çalışır. Bu yüzden gerekirse annede bazı yiyecek ve kokulara karşı
nefret doğar, iştahı kaçar.
Annenin gebeliği boyunca yeterli
ve dengeli beslenmiş olması, sağlıklı bebek dünyaya getirebilmenin en temel
koşuludur.
Hamile kadınlar bu dönemde artan kalsiyum,
vitamin ve protein ihtiyacını çiğ sebze ve meyveler, et ve süt ürünleri, bal
veya pekmez, çiğ kuruyemişlerle karşılamalıdırlar. Rafine ve katkılı gıdalardan
oldukça uzak durmaları gereklidir.
Sağlıklı
olarak dünyaya gelen bebek, yeterli ve dengeli beslenmenin sürmesi ve iyi bir
bakım ile sağlıklı bir çocuk olarak büyür ve gelişir.
Anne sütünün bebeğin büyüme ve
gelişmesine, görme ve işitme keskinliği, I.Q. ve entellektüel gelişimine,
bağışıklık sisteminin gelişip güçlenmesine ve böylece başta enfeksiyon
hastalıklarından ve de allerjiden korunması açısından diğer ürünlerden
(formula-mama ve inek sütü-pastörize süt) çok daha fazla katkısı vardır.
Bebeğim sütümle doymuyor mu?
Anne sütü ek ürünlere göre midede
daha kısa süre kalır. Bu yüzden bebek çabuk acıkır. Anne sütü üzerine ek ürün
alan bebek normalde 3 saat ortalama ile emmesi gerekirken 4-5 saat aralarla
acıkacağı için daha az sıklıkta emmeye başlar. Bu da uyaranların azalması ve
göğüslerin tam boşalamamasından dolayı anne sütünün giderek azalmasına yol
açar. Böylece bebek ek gıdaya mahkum hale gelir.
Ayrıca 7-8. dk. dan sonra anne sütünün
özellikle çoklu doymamış yağ asitlerinden daha zengin olduğu unutulmamalı ve
emzirmenin bu sürelerden kısa olmamasına dikkat edilmelidir.
Oyun Çağı Dönemi
Çocuğun kişiliği okulöncesi
çağlarda şekillenmekte, yetişkinlik çağındaki davranışlarını etkileyecek
alışkanlıkların edinilmesi, genellikle bu yıllara dayanmaktadır.
Aynı şekilde, çocuğun bu yaşlarda kazandığı
yemek yeme alışkanlığı da hayatının daha sonraki dönemlerini etkileyecek ve
ileride ortaya çıkacak beslenme sorunlarının temelini oluşturacaktır. Çünkü,
beslenme çocuğun bedensel, duygusal gelişmesini ve sosyal davranışlarını
doğrudan etkilemektedir.
Okul Çağı Dönemi
Gerek
oyun çağı gerekse de okul çağında artık evden dışarı çıkmaya başlayan çocuklar
dışarıda değişik ambalajlar içinde sunularak onları cezbeden sağlık açısından
hiç de yararlı olmayan ürünlerle tanışacaklardır. Damak tadı açısından onları
cezbedecek bu ürünler genelde doymuş yağlar, şeker ve tuzdan zengindir.
Her türlü kraker, bisküvi, cips,
şeker, çikolata, şekerli sakız, hamburger ve pizza, kolalı içecekler sağlıklı
beslenme açısından sakıncalı yiyeceklerdendir. Özellikle kentsel yerleşimli
çocukların bunlarla tanışmaması olanaksızdır.
Bu nedenle onlarla kavga etmeden çocuğun
yaşına göre davranarak bu tür ürünlerden onları uzak tutmaya çalışmak gerekir.
Ergenlik Çağı Dönemi
Ergenlik dönemindeki çocuklar
sağlıklı beslenme konusunda ebeveynleri ve doktoru tarafından eğitilmeli ve
bilinçlendirilmelidir.
Genelde okul tabldotu yerine kantinden yemek
onları cezbetse de sağlıklı beslenme açısından doğru olan anlatılmalıdır.
Dengesiz beslenme etmenlerine ve
bunların oluşturduğu sağlık sorunlarına tek tek bakalım.
Rafine Şeker, Şekerli gıdalar
Ham şeker rafine edilirken
içerisinde ne mineral ne de vitamin kalmaktadır. Beyaz şeker emilmek ve
vücuttan atılabilmek için, organizmanın içerisinde depolu olan vitamin ve
mineral tuzları kullanır. Bu da ileriki dönemlerde kemik ve diş sağlığında
problemler oluşmasına zemin hazırlar.
Aşırı şeker tüketimi
hipoglisemiye (düşük şeker) neden olur.
Beyinde seratonin hormonu
eksikliğine yol açar.
•
Çocuklarda
hiperaktivite, endişe, dikkat eksikliği ve huysuzluğa sebep olur.
•
Uyuşukluklara
sebep olur.
•
Adrenalin
seviyelerini arttırır.
•
Başarılarını
olumsuz etkiler.
•
Egzama
oluşumuna katkıda bulunur.
•
Kanser
hücrelerinin en sevdiği ortam olması nedeniyle, kansere neden olur.
Tatlandırıcılar
Tatlandırıcıların en popüler
yaygın kullanılanı olan aspartam bugün 6 binden fazla hazır yiyecek ve içeceğe
eklenmektedir. İçinde yüzde kırk oranında aspartik asit, yüzde elli oranında
fenilalanin, yüzde on oranında metil alkol bulunur. Kolanın tatlandırıcısı
olarak bilinilir. Kanserojen olduğu bir çok bilimsel çalışmayla kanıtlanmıştır.
Aspartamlı bir gıdayı alır almaz, beynimize
şeker geldi emri veriliyor ve o anda insülin salgılanmasına yol açıyor. Ortamda
şeker olmadığı için insülin, kanda açlık şekerini düşürüyor. Doğal olarak
karnınız acıkıyor ve daha fazla yiyorsunuz.
Glikoz ve fruktoz şurupları
Meyve ve sebzelerden alınan doğal
şekerler insülin ile parçalanıp 3-4 saat içinde kana karışırken, nişastanın
kimyasallarla parçalanmasından elde edilen bu ürünler 15-20 dakika gibi bir
sürede direkt kana karışırlar, bu nedenle özellikle kan için oldukça
zararlıdırlar.
Kanda yükselen şeker insülin hormonunun daha
fazla devreye girmesine neden olur. İnsülin çoğalınca da kan şekeri bir anda
düşer böylece asıl şeker tüketicisi olan beyin besinleri yeterince alamaz. Bu
nedenle de kişide aşırı yeme krizi başlar. Bu şekilde alınan kaloriler hemen
yağ hücrelerinin içine girer
Çikolata
İçeriğindeki şeker, soya
lesitininin büyük ölçüde GDO’ lu olması, aromalar yüzünden helalliği
tehlikededir.
Kafein içerdiğinden dolayı küçük çocuklar
tarafından fazla tüketildiğinde mide reflüsüne sebep olduğu ilerlemesi
dahilinde hiperaktiviteye yol açtığı görülmüştür.
Piyasadaki düşük kaliteli
çikolatalarda ise kakao yağı yerine hidrojenize bitkisel yağ kullanılır. Bunlar
da trans yağ asitleri içermektedir
Beyaz Un
Bugünkü toplumun karnını
doyurduğu halde gizli açlık çekmesinin nedeni; buğdayın kepek ve rüşeym
bölümünün ayrıştırılmasıdır.
Ruşeym, buğdayın vitamin ve mineral açısından
en zengin bölümüdür. Yapısında demir, önemli mineraller, doymuş yağ asitleri,
protein lif, B ve E vitaminleri bulunur.
Kepek kısmı ise buğdayın koruyucu tabakasıdır.
Demir, çinko, lif ve protein bakımından çok zengindir
Et ve Tavuk
Et ve tavuktan elde edilen sosis,
salam, sucuk gibi ürünlerde kanserojen nitrit ve nitrat katkılarının konulması,
yüksek miktarda tuz içermeleri, soya vb. ürünlerin bileşimine girmesi,
pişirilme şekilleri bu tip ürünlerin zararlarını katlıyor.
Araştırmalar bu tip ürünleri yiyenlerin kalp
krizi riskinin yüzde 42, diyabet riskinin yüzde 20 arttığını göstermiştir
Meyve Suları ve Maden Suları
Meyve suları, %100 ibaresi
bulunanlar da dahil ısıl işlem görmeleri böylece içeriğindeki B kompleks ve C
vitamininin büyük ölçüde tahrip olması, posasının olmayışı, içeriğine eklenen
aromalar nedeniyle helalliğinin bozulması, tatlılığından dolayı çocuklarda
meyve yeme isteğini yok etmesi nedeniyle faydasızdır.
Kayısı ve şeftali gibi meyvelerinse %100 meyve
suyu yapılamadığı için bunlar früktoz şurupları ile tatlandırılıyor.
Bikarbonatlar, magnezyum, sitratlar, sodyum,
flor ve kalsiyum içerikleri yönüyle faydalı olan maden suları ise aroma ve
glikoz şurubu katılarak zararlı hale getirilmektedir
Süt Ürünleri
Aromalı sütler ve yoğurtlar hem
aroma, tatlandırıcı ve renklendirici maddeler içermeleri yönüyle zararlı hale
gelmektedir.
Yağlar
Çocuklarımızın sıkça tükettiği
poğaçalar, hamburger ekmekleri yüzde %50 ye yakın oranda hidrojenize yağlar,
endüstriyel margarinler içermekte vücut sıcaklığında erimeyen bu yağlar kalp,
damar hastalıklarının birinci sebebi olmaktadır.
Rafine yağlara ise GDO’lu pamuk ve soya
yağlarıyla tağşiş yapılmakta, birçok lokanta ve hazır yemek fabrikaları
bitkisel yağ adı altında bu tip ucuz yağları kullanmaktadır.
Dengeli Beslen, Sağlıklı Ol!
0 yorum: